2010 Kuşağı Öykü Kanonu Soruşturması - 32: Müzeyyen Çelik K.

"2010 Kuşağı Öykü Kanonu" adını verdiğimiz ve Türk öyküsüne dergilerde, kitaplarda hayat veren yazarlarımızla birlikte bir soruşturma gerçekleştiriyoruz. Öykücüler, hem kendilerini anlatacak hem de öykü anlayışlarının penceresindeki görünen dünyayı bize aktaracaktır. Otuz ikinci soruştumamıza yanıt veren öykücü ve öğretmen Müzeyyen Çelik K. olacak. 1983'te Kütahya'da dünyaya geldi. Orta öğretimini Kütahya'da tamamladı. Trakya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Afyon Kocatepe Üniversitesinde Yeni Türk Edebiyatı ana bilim dalında yüksek lisansını tamamladı. İlk hikâye kitabı Kamu Baş Rüyacısı Ebabil Yayınları'ndan 2014 yılında çıktı. İkinci kitabı Omzumda Biri 2017 yılında Hece Yayınları tarafından okurla buluşturdu. Kütahya'da yaşamaktadır, evli, bir çocuk annesidir. Sevim Burak ve Cahit Zarifoğlu ile çocukluk arkadaşı olmak istiyor. 

1-Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?
Daha çok yazmak isterim. Bir süredir hem kişisel sorumluluklarım hem de sağlık problemlerim yüzünden fazla yazamıyorum. İçimde o kadar çok şey birikti ki. Onları bir yazsam öyküye borcumun tamamını ödemiş olacağım sanki. Öyle bir coşkunluk hissediyorum içimde. Son dönemlerde Türk öyküsü çok güzel işler yapıyor. Yeni çıkan kitapların tamamını da okumak istiyorum aynı zamanda.

2-Türkçede öykünün şimdiki ve gelecekteki hâli nasıldır?
Şimdiki hâli gayet güzel. Gelecekte de güzel olacağına inanıyorum. Geçmişte de güzeldi çünkü. Pek çok genç arkadaşımız öyküye yöneldi ve güzel eserler ortaya koyuyorlar. Bundan dolayı son derece mutluyum.

3-Öykü, hayatın neresindedir?
Öykü hayatın hem tam ortasında hem de her yerindedir. Hayatta ne varsa öyküde de o vardır çünkü. Aklımıza neler gelebilirse, neler yaşayabileceksek öyküde onlar vardır.

4-Öykünün penceresinden Türk şiiri nasıl görünüyor?
Kavgalı görünüyor. Hiç o bahse girmeyelim. Ben yazılan pek çok şiiri anlamıyorum. O şiirle aramda bağ da kuramıyorum. Onları neden yazdıklarını da anlamıyorum.

5-Yeni medya, edebiyat ve sanata nasıl katkılar veriyor?
Şairler sosyal medya üzerinden kavga edip küfürleşiyorlar onları görüyoruz. Şiirlerinde göremediğimiz her şeyi sosyal medyada gösteriyorlar. Bunun dışında aforizma öykücüleri çıktı ortaya. Başka katkıları da tartışılır.

6-Türk edebiyatındaki eleştirinin icrası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hangi eleştiri? Hangi felsefe? Felsefe olmadan eleştiri olur mu?

7-Yeryüzüne dayanabilmek, özgürlüğe kaçmak için ne/ler yapıyorsunuz?
Öyle bir kaygı taşımıyorum. Yaşıyorum bu bir emir çünkü. Özgürüm yeterince. Sorumluluklarımı seviyorum. Yapmaktan keyif aldığım şeyleri yapma gücümün olması tek dileğim.

8-Politik düşünceniz bu ülkeye neler söylüyor?
Yıkılmadık, ayaktayız.

9-Sanat muhalif midir?
Epey kapsamlı bir soru. Ahmet Haşim muhalif değil diye kötü bir şair mi? Ya da Rasim Özdenören kötü bir öykücü mü? Refik Halit Karay için de aynı şey geçerli. Sanırım muhaliflikten geçip metne bakmalıyız. Metin iyiyse tamamdır. Başka yoruma gerek yok.

10-Bu sözcükler hakkında ne düşünüyorsunuz: Kader, gelecek, günah, ölüm, rüya, kayıp, zaman.
Kader babası cezaevindeyken doğan kız çocuğunun adı.
Gelecek adına umutlu olmalıyız. Buna mecburuz.
Günah, beşeriz şaşarız. Allah tövbe kapımızı kapatmasın.
Ölüm yaşım ilerledikçe sevmeye başladığım daha az korktuğum kabullendiğim.
Rüya, rüyalara inanırım. Sanki Allah ile aramızdaki gizli bir iletişim yolu.
Kayıp, benim korkularım. Sevdiklerimi kaybetme korkularım en çok da.
Zaman hızla geçiyor, tutamıyoruz.

Yorumlar