"2010 Kuşağı Öykü Kanonu" adını verdiğimiz ve Türk öyküsüne dergilerde, kitaplarda hayat veren yazarlarımızla birlikte bir soruşturma gerçekleştiriyoruz. Öykücüler, hem kendilerini anlatacak hem de öykü anlayışlarının penceresindeki görünen dünyayı bize aktaracaktır. Otuz altıncı soruştumamıza yanıt veren öykücü Mehmet Fatih Özbey olacak. 1986 yılında Ankara'da doğdu. İlk öyküsü Sözcükler dergisinde 2011 yılında yayımlandı. Öykü Gazetesi, Notos, Post Öykü, Heceöykü, Sıcak Nal dergilerinde ve "altZine", "Oggito" mecralarında öyküleri çıkmıştır. 2016 ve 2017 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nde dosyası ön elemeyi geçenler arasında yer aldı. İlk öykü kitabı Buraya Bakarlar Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Eylül 2019 tarihinde yayımlandı. Eleştirisine ve okurluğuna en çok güvendiği kişinin eşi olduğunu belirtmiştir.
1-Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?
1-Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?
Böyle
bir borç ödemek gerektiğinde elimde yazdıklarımdan başka bir şey olmayacaktır. Dili
olabildiğince öğrenmek, bilmek ve yazmak. Elimden ancak bunlar gelir.
2-Türkçede öykünün şimdiki ve
gelecekteki hâli nasıldır?
Şimdilerde
herkes öyküden konuşuyor gibi ama aslında öyle değil. Öykü, çoğunluğunu öykü
yazanların oluşturduğu dar bir topluluğun içinde sıkışıp kalmış durumda. Bu
sınırı kaldırmak için yeni fikirlere ihtiyacımız var. İçinde yaşadığımız
zamanda anlamı olacak şeyler yazabilmeliyiz.
3-Öykü, hayatın neresindedir?
Hayat
varsa öykü de vardır. Aslolan, bizim onu nerede konumlandırdığımız. Öyküyü alıp
baş ucumuza mı koyuyoruz yoksa gözden uzakta bir yere atıp unutuyor muyuz? Ona
ne kadar yaklaşabiliyoruz?
4-Öykünün penceresinden Türk şiiri
nasıl görünüyor?
Bizim öykümüzün olmazsa
olmazı şiirimizdir. Kıymetlimizdir.
5-Yeni medya, edebiyat ve sanata
nasıl katkılar veriyor?
İletişimi, farklı sesleri
duyabilmeyi kolaylaştırdığını söyleyebilirim. Beraberinde büyük bir gürültüyü
de sürüklüyor elbette.
6-Türk edebiyatındaki eleştirinin
icrası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eksikliğini
hepimiz hissediyoruz sanırım. Eleştiriye kafa yoranların hem okurlar hem de
yazarlar tarafından desteklenmesi gerekir. Bunun, edebiyatımız için bir
zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Aksi halde hepimiz, yazdıklarımızın muhteşem
metinler olduğunu sanarak ölüp gideceğiz.
7-Yeryüzüne dayanabilmek, özgürlüğe
kaçmak için ne/ler yapıyorsunuz?
3 yaşındaki oğlumla oyun
oynuyorum.
8-Politik düşünceniz bu ülkeye neler
söylüyor?
Birbirimize, itirazım
var, diye diye yaşlanıyoruz.
9-Sanat muhalif midir?
Sanat, farklı bir dünya
amaçlar. Yenilikçidir. Tabuları yıkar. Mevcut düzenin içine sıkışıp kalmayı
sevmez. Özünde muhalefet vardır.
10-Bu sözcükler hakkında ne
düşünüyorsunuz: Kader, gelecek, günah, ölüm, rüya, kayıp, zaman.
Distopyamızı anlatmak
için yeterli sözcükler.
Yorumlar
Yorum Gönder