2010 Kuşağı Öykü Kanonu Soruşturması - 41: Engin Türkgeldi

"2010 Kuşağı Öykü Kanonu" adını verdiğimiz ve Türk öyküsüne dergilerde, kitaplarda hayat veren yazarlarımızla birlikte bir soruşturma gerçekleştiriyoruz. Öykücüler, hem kendilerini anlatacak hem de öykü anlayışlarının penceresindeki görünen dünyayı bize aktaracaktır. Kırk birinci soruşturmamıza yanıt veren öykücü ve doktor Engin Türkgeldi olacak. 1980'de Kayseri'de dünyaya geldi. 2004'te Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Eylül 2014'ten beri bir hastanenin kadın hastalıkları ve doğum bölümünde çalışmalarına devam etmektedir. Öyküleri: Hayalet Gemi, Sarnıç Öykü, Öykülem, Karahindiba, Mürekkepbalığı dergilerinde çıktı. İlk kitabı internette Gölgeler Ordusu adıyla 2003'te yayımlandı. İlk matbu kitabı Orada Bir Yerde Can Yayınları'ndan 2017'nin Haziran ayında okurlarla buluştu. Ekşisözlük'te Paul Auster'ı sevdiğini ileten bir entry vardır. 

1- Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?

İddialı bir projem yok ama yapabileceğim en iyi şeyin, dilimizi elimden geldiğince düzgün, doğru kullanmak olduğunu düşünüyorum. Bu saygı da minnetin bir parçası.

2-Türkçede öykünün şimdiki ve gelecekteki hâli nasıldır?
Öykü çoğu zaman ve yerde romanın gölgesinde kalıyor. Öte yandan ülkemizde hem geçmişte hem günümüzde sağlam bir öykü kültürü olduğunu düşünüyorum. Kendi yazarı ve okuru var. Geçmişten gelen bu kültürün gelecekte de aynı şekilde devam edeceği konusunda umutluyum. Son yıllarda bir öykü kitabının ikinci, üçüncü baskıya girmesi olağan dışı bir durum olmaktan çıktı. Demek ki ilgi var. Zaman zaman öykü yazanların sayısının artığından, memnuniyetsiz bir tonlamayla bahsedildiğini duyuyorum. Ben bunu olumlu bir durum olarak görüyorum. Çeşitlilik, zenginlik de getirecektir. Zaman zaten iyiyle kötüyü ayıracaktır.

3-Öykü, hayatın neresindedir?
...

4-Öykünün penceresinden Türk şiiri nasıl görünüyor?
Şiir okumayı seviyorum ama değerlendirme yapacak bir yetkinliğe sahip olduğumu düşünmüyorum.

5-Yeni medya, edebiyat ve sanata nasıl katkılar veriyor?
Yeni medya, mesleki veya bireysel olarak çok içinde olduğum bir ortam değil, o nedenle değerlendirmem ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum. Görsel ağırlıklı olduğu için görsel sanatlara açtığı pencereler çok daha fazla ve çeşitli. Edebiyatta içerik anlamında büyük bir değişikliğe neden olacağını düşünmüyorum. Bir etkisi, kısa metinler okumaya alışan ve uzun metinlere tahammülü azalan okurların, görece kısa eserlere daha çok ilgi duyması olabilir. Öte yandan, içerik dışında ciddi etkileri olması mümkün gözüküyor. Kağıt/baskı/dağıtım gibi ciddi meblağlar tutan kalemleri ortadan kaldırdığı için e-yayıncılık hayatımızda daha çok yer kaplayacak diye düşünüyorum. Bunun da sermaye faktörünü veya maddi kaygıları azalttığı için çok seslilik ve özgürlük getirmesini umuyorum.

6-Türk edebiyatındaki eleştirinin icrası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Herkes gibi ben de içi dolu, yetkin, kişisel husumet veya beğenilerden çok objektif kriterlere dayalı, yapıcı olmak niyetiyle kaleme alınmış eleştiri yazılarını okumayı seviyorum. Bunun güzel örnekleri var, çoğalarak devam etmelerini diliyorum. Sert de olsalar, bazen üzseler de her zaman yol gösterici ve uyarıcılar. “Böyle öykü mü olur, bunu beğenen öyküden anlamıyordur” ile kalan, iddiasını ve görüşlerini destekleyemeyen söylemleriyse eleştiri kapsamında değerlendirmiyorum açıkçası.

7-Yeryüzüne dayanabilmek, özgürlüğe kaçmak için ne/ler yapıyorsunuz?
Çoğumuz gibi ben de sanata sığınıyorum. Özellikle de edebiyata.

8-Politik düşünceniz bu ülkeye neler söylüyor?
...

9-Sanat muhalif midir?
Bana göre sanat muhaliftir, çünkü sanatın huzursuzluktan, memnuniyetsizlikten, çözülmemiş sorunlardan doğduğunu düşünüyorum. Bu toplumsal bir sorun olabileceği gibi, kişisel bir mesele veya çıkmaz da olabilir. Birçok eserin kişinin topluma, çevresine veya sıklıkla da kendisine muhalefetinden, uyumsuzluğundan doğduğu kanaatindeyim.

10-Bu sözcükler hakkında ne düşünüyorsunuz: Kader, gelecek, günah, ölüm, rüya, kayıp, zaman.
...

Yorumlar