2010 Kuşağı Öykü Kanonu Soruşturması - 42: Yıldırım Türk

"2010 Kuşağı Öykü Kanonu" adını verdiğimiz ve Türk öyküsüne dergilerde, kitaplarda hayat veren yazarlarımızla birlikte bir soruşturma gerçekleştiriyoruz. Öykücüler, hem kendilerini anlatacak hem de öykü anlayışlarının penceresindeki görünen dünyayı bize aktaracaktır. Kırk ikinci soruşturmamıza yanıt veren öykücü Yıldırım Türk olacak. 1975 yılında Sivas'ın Suşehri ilçesinde dünyaya geldi. Kırıkkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Hikâyeleri Heceöykü, Türk Edebiyatı, Yedi İklim, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, Mavi Yeşil dergilerinde yayımlandı. İlk öykü kitabı Ayrı Düşmüş Zamanlar Ötüken Yayınları'ndan çıktı. İkinci öykü kitabı Kapıdaki Yüzler Temmuz 2018 tarihinde aynı yayınevinden okurla buluştu.


1- Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?
Aslında öykü yazmak için kalemi elime her alışımda Türkçeye bitmeyecek borcumu ödemeye çalışıyorum. Bu bilinçle, dilin imkânlarını iyi kullanan, inceliklerini iyi bilen üstatların yazdıklarını örnek alıp aynı dil tadında ve sorumluluğunda devam ettirmek istiyorum. Bu anlamda Türkçenin bir işçisi sayıyorum kendimi. Dili basit bir iletişim aracı olarak değil toplulukları millet seviyesine çıkaran, sanatın malzemesi ve okuyucuda estetik yaşantı uyandıran canlı bir varlık olarak görüyorum. Geçmişten aldığım bu sorumluluk ve minnet borcuyla öykülerimi temiz bir Türkçeyle yazmaya çalışıyorum.
2- Türkçede öykünün şimdiki ve gelecekteki hâli nasıldır?
Derin ve zengin bir edebiyat birikimine sahibiz. Öykümüz, bu birikimden ve ana damardan beslenmektedir. Günümüzde iyi öykülerin yazılması, öykü dergilerinin, dosyalarının, yıllıklarının çıkarılması, yeni öykücülerin dergilerde ve yayınevlerinde kendilerine yer bulması, öyküyle ilgili programların yapılması öykünün iyi durumda olduğunu gösterir. Öykücüler; popüler kaygıdan uzak durarak halis metinler yazmanın derdinde olurlarsa öykünün gelecekteki hâlinin daha da iyi olacağı kanaatindeyim.
3- Öykü, hayatın neresindedir?
Öykü, insanın anlatma ihtiyacıyla ortaya çıkan bir türdür. İnsanla birlikte nefes alır, gelişir. Dolayısıyla insan, hayatın neresindeyse öykü de oradadır. Bu anlamda öykü hayatın kendisidir.
4- Öykünün penceresinden Türk şiiri nasıl görünüyor?
Öykünün penceresinden Türk şiir iyi görünüyor. Geçmişin zenginliğinden beslenen, insan ruhunu hissedebilen şiirler yazılıyor. Zamana kalacak şairlerin ipuçlarını veriyor dergiler. Bu edebiyat dergilerine biraz yakından, ön yargısız ve alıcı gözlerle baktığımızda asırlık şiir çınarının içimizi ısıtan yeni sürgünler verdiğini görebiliriz.
5- Yeni medya, edebiyat ve sanata nasıl katkılar veriyor?
En önemli katkısının iletişim sağlamak ve haberdar etmek olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında yeni medyaya fazla anlam yüklememek gerekir. Hatta onunla biraz mesafeli olmakta da fayda var. Çünkü edebiyat yalnızlık ve derin düşünmeyle yoğrulan bir sanattır. Bu sanat kozasının sabırla ve sevgiyle örülmesi gerekir. Gün boyu sosyal medyayla meşgul olmak, kişinin dikkatini zayıflatacak, derinleşmesini ve yoğunlaşmasını olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla sosyal medyada sık görülmek, kişinin bastığı zeminin altının oyulması ve zamanla edebiyat dünyasından silinmesi gibi bir sonuç doğurabilir.
6- Türk edebiyatındaki eleştirinin icrası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Objektif ölçütlere bağlı kalınarak sağlıklı bir eleştiri yapıldığını düşünmüyorum. Eleştirmenin hakkaniyetli ve özgür iradeli olması gerekir. Dolayısıyla bir eleştirmenin değerlendirmelerinin itibarlı ve geçerli olabilmesi için onda bazı soruların cevaplarını ararım. Eleştirmen metinden mi yoksa şahsiyetlerden hareketle mi yola çıkıyor? Karşı düşüncedeki kişileri de ön yargısız eleştiri masasına yatırabiliyor mu? Kimseyi kayırmadığı izlenimi veren eleştirmenler, en yakın arkadaşlarının öykü kitaplarını da aynı ölçüde eleştirebiliyor mu? Bu soruların cevaplarına baktığımda maalesef çoğu zaman insanî birtakım zaafların eleştiriyi zayıflattığını görüyorum.
7- Yeryüzüne dayanabilmek, özgürlüğe kaçmak için ne/ler yapıyorsunuz?
Yeryüzüne dayanabilmek için burada bulunma sebebimi sorguluyorum. Birçok haksızlığı, adaletsizliği, körleşmeyi öykülerime taşıyarak yeni bir dünya kurmak istiyorum kendimce. İçsel yolculuklar yaparak özgürlüğümün önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyorum.
8- Politik düşünceniz bu ülkeye neler söylüyor?
Tarihiyle, kültürüyle, edebiyatıyla zengin bir ülkeyiz. Günübirlik politikalar, siyasi çekişmeler ve kısır tartışmalar bırakılıp kalıcı işler yapılırsa emin adımlarla geleceğe yürünebileceğini düşünüyorum.
9- Sanat muhalif midir?
Sanat her zaman muhaliftir. Gücünü ve dinamizmini buradan alır.
10- Bu sözcükler hakkında ne düşünüyorsunuz: Kader, gelecek, günah, ölüm, rüya, kayıp, zaman?
Kader, olacak olanın olması
Gelecek, umudumuz
Günah, hududumuz
Ölüm, uyanmak
Rüya, bilinçaltı
Kayıp, sonradan fark edilen
Zaman, geçip gidince anlaşılan

Yorumlar

  1. Sorular samimi ama ustaca hazırlanmamış. Gereksiz eklemelerle köpürtülmüş.Cevap verenin potansiyelini ortaya çıkarmaktan uzak kalmış.Necdet Ekici

    YanıtlaSil
  2. Keşke hikaye desek

    YanıtlaSil

Yorum Gönder