2010 Kuşağı Öykü Kanonu Soruşturması - 45: Adige Batur

"2010 Kuşağı Öykü Kanonu" adını verdiğimiz ve Türk öyküsüne dergilerde, kitaplarda hayat veren yazarlarımızla birlikte bir soruşturma gerçekleştiriyoruz. Öykücüler, hem kendilerini anlatacak hem de öykü anlayışlarının penceresindeki görünen dünyayı bize aktaracaktır. Kırk beşinci soruşturmamıza yanıt veren öykücü Adige Batur olacak. 1980'de Gaziantep'te dünyaya geldi. Öğretmen olarak özel bir eğitim kurumunda çalışmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır. Şiirleriyle edebiyat dünyasında yer etmiş ancak son yıllarda hikâye yazmaya da meyletmiştir. İlk öykü kitabı Kumkertişin Kalbi 2019'un Kasım ayında Mecaz Yayınları tarafından okuyucuyla buluşmuştur.


1- Metinlerinizi var eden dil olan Türkçeye bir gün minnet borcunuzu ödemek için ne yapmak istersiniz?
Hâlihazırda yaptığım bir şey var. Eski Anadolu Türkçesi dönemindeki bazı eserleri günümüz Türkçesine aktarmak üzere çalışma yapıyorum. Çevirilerde o günün dil hazinesindeki kelimeleri de günümüze taşımak için özen gösteriyorum.

2-Türkçede öykünün şimdiki ve gelecekteki hâli nasıldır?
Geleceği kestirmek zor fakat öykünün geleceği konusunda ümitliyim. Benim gençliğim edebiyatın kısır olduğu bir döneme rastladı. O günlerle karşılaştırıldığında günümüzde hem ilgi hem nitelikli eser olarak olumlu bir seyir olduğunu söyleyebilirim.

3-Öykü, hayatın neresindedir?
Soruyu tersten okursak hayat, öykünün temelidir ve yaşamın her anı bir öyküyü barındırır. Bunu keşfedecek olan da kendini hayatın içinde gören, görebilen yazardır.

4-Öykünün penceresinden Türk şiiri nasıl görünüyor?
Medeniyetimiz ve edebiyatımız uzun yılar şiir üzerine kuruldu. Birçok milletin imrendiği bir şiir hazinesine sahibiz. Bu hazine içinde biçimce şiir olsa bile öykünün damarlarında dolaşan binlerce dize var. Diğer yandan öykü ikliminden bakıldığında şiir her zaman besleyici bir unsur olarak beliriyor.

5-Yeni medya, edebiyat ve sanata nasıl katkılar veriyor?
Sosyal medya sayesinde postmodern ve ironik bir dil gelişti. Bu dil pratik bir anlatım da sunduğu için hayatın içinde kendine bir yer buldu. Bu sosyal medya dilinin etkisi gelecekte daha net anlaşılacak fakat bugünden katkıdan çok zarar verdiğini söyleyebilirim.

6-Türk edebiyatındaki eleştirinin icrası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türk edebiyatında hâlihazır üzere bir eleştiri kurumunun işlediğini söylemek güçtür. Eserler hakkında yazılan yazılar, genellikle övgü ve öne çıkarma amaçlı sipariş yazılar. Edebiyatın ağabeyleri içinde nitelikli eseri yazarına bakmaksızın tahlil eden ve net eleştirilerle okura fikir verenler elbette var fakat nicelik bakımından yeterli değil.

7-Yeryüzüne dayanabilmek, özgürlüğe kaçmak için ne/ler yapıyorsunuz?
Şehirden uzaklaşıp kendimi özgür hissedebileceğim yerlere kaçıyorum. Bazen kimseyi tanımadığım bir şehir bazen insandan uzak doğada bir köşe…

8-Politik düşünceniz bu ülkeye neler söylüyor?
Yalan dünya, siyasetteki tüm taraflara yapmayacaklarını vaat ettikleri her şeyi yaptırdı. Politik düşüncem yok lakin benim kültürümün irfanı şunu söylüyor: İddiasız yaşa, Allah insanı iddiasından vurur.

9-Sanat muhalif midir?
Değildir. Ama sanatçı muhalif olabilir lakin sanata da sanatçıya da bu dayatılamaz. Yani sanatçısın, muhalif olacaksın… Böyle bir şey yok.

10-Bu sözcükler hakkında ne düşünüyorsunuz: Kader, gelecek, günah, ölüm, rüya, kayıp, zaman.
Kader: Cüzi irademiz
Gelecek: Umut
Günah: Kulun acziyeti
Ölüm: Hakikat
Rüya: Küçük hakikat
Kayıp: Neye sahip olmadığını anlaman
Zaman: En büyük yanılgımız.

Yorumlar